Doç. Dr. Sertaç Ak (MD, PhD)
Psikiyatri Uzmanı ve Adli Tıp Bilim Doktoru
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri A.D. Öğretim Üyesi
Madde Kullanım Bozukluğunda İlaç Tedavileri
Giriş: Daha öncesindeki isimlendirmesi “Bağımlılık” olan bu beyin hastalığının sadece ilaç ile tedavi edilmesinin mümkün olmadığı defalarca kanıtlanmıştır. Geniş bir perspektiften bakıldığında bu hastalığın kontrolü için temel iki ana öğe bulunmaktadır; bunlar, kişinin bağımlılık yapan nesne, durum, davranıştan vazgeçmek için kesin karar vermesi ve bu hususla ilgili tüm uyaranlardan, ortamlardan, kişilerden uzak kalmasıdır. Kısaca karar ve uzak kalma olarak adlandırılan iki ana öğe için yardımcı olmaya çalışan biz hekimler bu minvalde farmakolojik yaklaşımlar da sergilemekteyiz.
Sunum: Bağımlılıkta kullanılan ilaç tedavileri kullanılan maddeye göre değişmektedir. Ayrıca detoksifikasyon, erken dönem müdahale ve sürdürüm tedavileri olarak kademelendirilmektedir. Detoksifikasyon döneminde kişi maddeden arınırken ortaya çıkabilecek tüm komplikasyonlara karşı bir strateji bulunmalıdır. Bağımlı bireylerin önemli bir kısmı detoksifikasyon döneminin zorlukları nedeniyle tedaviden kaçınabilmektedirler. Bu dönemde yine kullanılan maddelerin türüne bağlı olarak farklı yaklaşımlar sergilenebilmektedir. Bu sunumda alkol detoksifikasyonundan ayrıntıları ile bahsedilecektir. Bunun yanında metamfetamin, eroin, THC vb. madde kullanım bozukluklarının detoksifikasyonları ile ilgili yeni yaklaşımlara yer verilecektir. Detoksifikasyonu takip eden erken dönem müdahalelerinde kişinin maddesiz yaşama ilk uyum sağladığı dönemin bu süreci
kapsaması hasebiyle yoğun farmakolojik müdahaleler anlatılacaktır. Uzun dönem istek azaltıcı ve kişinin maddelerden uzak durmasını sağlayan tedavilerden iki kategori altında bahsedilecektir. Bu iki kategori, yerine koyma ve ters etki ile maddeden uzak durdurma yaklaşımlarıdır. Özellikle opiyat kullanım bozukluğunda metadon, buprenorfin gibi yerine koyma stratejileri ile nalmefen ve naltrekson gibi antagonistik tedaviler anlatılacaktır.
Özellikle antagonistik tedavilerde uzun etkili ajanların son yıllarda ön plana çıkmasının altı çizilecektir.
Sonuç: Madde bağımlılığı tedavisi tüm diğer psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi biyopsiko-sosyal bir bütündür. Madde kullanımının biyolojik mekanizmalarının iyi derecede anlaşılmaya başladığı şu günlerde farmakolojik yaklaşımlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır, yaşanacaktır. Bunun yanında bağımlılığın psikososyal yönü ile ilgili uzun dönemi kapsayan adımların önemi halen yerini korumaktadır.